Antik Kentlerin önemli şehirlerinden Ksantos’un nufusu hızla artıyodu, bunu farkeden Ksantoslular yeni şehir inşa etmek için yer arıyorlardı.
20 kadar aile belirlendi, bu aileleler Ksantos nehri boyunca inceleme yaparak bugünkü Eşen’e kadar geldiler,Eşen beldesinin 5km kadar yakınında Babadağ’ın doğu yamaçlarında şehir kurmak için uygun bir yer buldular,bu yerin en önemli özellikleri,Ksantos çayına yakın ama sel riski yoktu,
Aynı zamanda Babadağ’ın dik yamaçlarında ve savunması kolaydı ve en önemlisi su kaynağı vardı,
Buraya şehrin kurulduğu yerin yuvarlak kayalıklardan oluşmasından dolayı Likya dilinde yuvarlak anlamına gelen Pınara adı verilir.
Şehir kısa zamanda inşa edilir ve hızla gelişir,Pınara Likya Birliği kentleri arasında,3 oya sahip olanlardan biridir,buda kentin,döneminde önemli bir yerer sahip olduğunu göstermekte ve kalıntılar da bu görüşü doğrulamaktadır.
Pınara Antik Kentinde henüz kazı çalışmaları başlatılmadığı için , Pınara hakkında çok fazla bilgiye sahip değiliz ne yazikki….
Edilen bilgilerde kazı çalışması başlatılmış diğer Likya Antik Kentlerinde yapılan çalışmalardan sağlanmıştır.
Pınara Antik Kenti kalıntıları arasında en çok dikkat çekenler; Sarp kayalara oyulmuş Kaya Mezarları,
Büyük oranda sağlam kalmış 3200 kişilik ve 27 oturma sıralı Tiyatro
Akropol, Odeon,Agara ve Klise şeklinde sıralanabilir.
m.ö 334 yılında Büyük İskender Pınara’yı elde etmek için saldırı düzenler ama savaş kısa surer ve Pınara Büyük İskender’e Teslim olur.
Büyük iskender’in ölümünden sonra, şehir Bergama Kralllığı tarafından ele geçirilir.
Fakat,133 yılında Bergama’nın Roma’ya bağlanmasının ardından Pınara artık bir Roma şehridir.
Kent en parlak dönemini bu dönemde yaşar,
Büyük depremler Pınara şehrine büyük oranda zarar verir,
Kentin ve kamu yapılarının onarılması için, 2.yy’ın En büyük hayırseveri olarak bilinen Opramoas’ın yardım ettiği tarihi kaynaklarda geçmektedir,
onarımın ardından 8.yy’a kadar birçok depremde zarar gördüğü ve 8. yy’da tamamen terkedildiği bilinmekte.
Bu bölgelelre Türklerin hakıim olmasının ardından diğeer birçok Tarihi değer gibi Pınara’da kaderine terk edilir.
Hatta Türk devletlerinin burada var olan Antik Kent’den haberi dahi yoktur, Ta ki İngiliz Arkeolog Charles Fellows’un
burayı keşfedip,daha sonra önemli Heykel,Altın ve benzeri değerleri İngiltere’ye kaçırana kadar.
Peki daha sonra kalanlara sahip çıkıldı mı ? Hayır bugün bile sahip çıkamıyoruz, Yurt dışından gelen Tarih avcıları,mezar soyguncuları gibi kişiler tarafından Antik Kent büyük oranda tahrip edildi.
Bilinçsiz kazı kente büyük bir darbe vurdu.
Aşağı akropolün geçit vermeyen sarp yamacında, sur duvarı ile desteklenen seyir terası görülür. Surun güneyinde arkasını yamaca dayamış Odeon, önündeki düz alanda agora bulunur. Aşağı akropolün alt kısmındaki su kaynağı kente hayat vermiştir.
Antik dönemde şehri besleyen su kaynağından, bugün de bölgeye su sağlanmakta.
Fethiye Kaş karayolu üzerinde Eşen’e varmadan Minara Köyünün önünde 4km yolculuğun ardından Pınara’ya ulaşabilirsiniz.
Yolun 3km Asfalt , son 1km ise toprak ve bozuk olmasına rağmen ulaşım zorluğu yoktur,
Fethiye veya Ölüdeniz’den düzenlenen turlara katılarak Antik Kenti gezebilirsiniz.
